EMO'DAN ALINTIDIR.

Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik dağıtım özelleştirmelerinde yaşanan çarpık ilişkileri ve hukuki sorunları, hazırladığı rapor ve bugün düzenlediği basın toplantısı yoluyla kamuoyuyla paylaşmıştır. Aşağıda EMO 41. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen tarafından bugün (6 Kasım 2009) yapılan basın toplantısında okunan metni değerlendirmenize sunarız.
ELEKTRİK DAĞITIMINDA ALİ CENGİZ OYUNLARI
AKP Hükümeti, gözünü enerjiye dikmiştir. Enerji alanında özelleştirmeler yoluyla yandaş sermaye gruplarına rant aktarımı yapılmaktadır. Adıyaman-Kahramanmaraş elektrik dağıtımının 13 yıl önceki ihaleyle devredilmeye çalışılması aşamasında yandaş sermaye grubunun alıcı şirkete sokulması için uğraşıldığı tespit edilmiştir. Benzer uygulamaların diğer dağıtım özelleştirmelerinde de yaşandığı görülmektedir. Hatta bu hükümet döneminde yapılan özelleştirmelerde, ihale şartnamesi yoluyla, "alıcı şirketin ortaklık yapısına müdahale edilebilmesinin", kural haline getirildiği ortaya çıkmıştır. Nitekim son devredilen Meram Elektrik Dağıtımında ihalede en yüksek teklifi veren ve ÖYK kararıyla bölgeyi devralmasına karar verilen şirket başka, alıcı şirketin ortaklık yapısı ise başka hale getirilmiştir.
Öncelikle Adıyaman-Kahramanmaraş elektrik dağıtım özelleştirmesinde yaşanan gelişmeleri ele alalım.
1-Adıyaman-Kahramanmaraş Elektrik Dağıtım Bölgesi
Necmettin Erbakanın başbakan olduğu Refahyol Hükümeti döneminde yapılan 24 Kasım 1996 tarihli işletme hakkı devir ihalesiyle 20 elektrik dağıtım bölgesi için alıcı şirketler belirlenmiş, ancak bu şirketlerin tümünün görevlendirmesi iptal edilmişken; yalnızca Kahramanmaraş-Adıyaman bölgesi 13 yıl sonra devredilmeye çalışılmaktadır. Kahramanmaraş-Adıyaman bölgesi için o dönemde 60 milyon dolarla en yüksek teklifi veren AKEDAŞ Adıyaman Kahramanmaraş Elektrik Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş ile sözleşme tadilat çalışmaları yürütülmektedir. Elektrik Mühendisleri Odası tarafından devir öncesinde alıcı şirketin ortaklık yapısına müdahale edilmeye çalışıldığı belirlenmiştir. Bu şirkete yeni bir şirketin ortak yapılmaya çalışıldığı, yeni ortak olacak ASEL şirketinin sahiplerinin ise Deniz Feneri EV davası sanıkları, Aykut Zahid Akman ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ticari ilişkileri olduğu saptanmıştır. Bugün bu devir işleminde nasıl bir hülleye başvurulduğunu ortaya koyacağız.

AKEDAŞ şirketine yeni ortak alımının, 7 Ocak 1999 tarihinde imzalanmış olan imtiyaz sözleşmesine aykırı olduğu belirlenmiştir. İmtiyaz sözleşmesindeki yasağı delmek için de hülle yöntemine başvurulduğu ortaya çıkmıştır. Rekabet Kurulunun 14 Ocak 2009 tarihli devir işlemi için izne gerek olmadığına ilişkin kararı, hülleli devir işlemi yapılmaya çalışıldığını belgelemiştir. Şirket adına kuruma yapılan başvuruda, 7 Ocak 1999 tarihli imtiyaz sözleşmesine göre Hazine Müsteşarlığı ile Rekabet Kurumunun uygun görüşü ve Enerji Bakanlığının izni olmadıkça ortaklık paylarının değiştirilemeyeceği ve şirkete yeni ortak alınamayacağı bildirilmiştir. Bu nedenle şirketin sermaye artırımına gideceği, ortakların sermaye artırımına katılmayacağı ve böylece şirket hisselerinin yüzde 20sinin Asele teslim edileceği anlatılmıştır. Bu durum Rekabet Kurulu kararında da aynen şöyle yer almaktadır:
"Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile AKEDAŞ arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesinin yetki devri başlıklı 30. maddesinde ... Hazine Müsteşarlığı ile Rekabet Kurumunun uygun görüşü ve bakanlığın izni olmadıkça, şirket ortaklarının ortaklık payları değiştirilemez ve şirkete yeni ortak alınamaz hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm uyarınca yapılan bildirimde yapılacak sermaye artırımı sonrası ortakların rüçhan hakkını kullanmaması nedeniyle AKEDAŞ hisselerinden 2000 adedinin (% 20 oranında) ASEL tarafından satın alınacağı ifade edilmektedir."
Hukuka karşı bu hile yöntemine Enerji Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının da geçit verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Rekabet Kurulunun pazar payı ve ciro büyüklüğü açısından inceleme yaparak izne gerek olmadığına ilişkin devre yeşil ışık yakan kararını verdiği gün Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararı çıkartılmıştır. ÖYKnın bu kararı Resmi Gazetede yayımlanmayarak, Özelleştirme İdaresi sayfasında duyurulmayarak gizlenmiştir.
Hukuka karşı başvurulan bu hileli yöntemin geçerli olmasına imkan yoktur. Söz konusu hileli devir işleminin yapılması durumunda EMO olarak, hukuki yollar başta olmak üzere her türlü platformda gereken mücadeleyi yürüteceğimizi belirtmek isterim.
2- MERAM Elektrik Dağıtım Bölgesi
Konya, Karaman, Ereğli, Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir ve Akşehiri kapsayan Meram elektrik dağıtım bölgesi ise bir hafta önce özel şirkete devredilmiştir. Burada da ihaleyi kazanan şirket, devir öncesinde değişmiştir. Devredilen şirkete bakıldığında ihaleye rakip olarak giren iki şirketin ihale sonrası ortaklık kurdukları anlaşılmaktadır. Meram ihalesinde, en yüksek teklifi Alsim Alarko vermiş, ikinci sırada Kiler Alışveriş Hizmetleri, üçüncü sırada ise Cengiz İnşaat yer almıştır. Rekabet Kurulunun yaptığı inceleme üzerine ÖYK da 30 Nisan 2009 tarihinde bölge dağıtım şirketinin Alsim Alarkoya satılmasına karar vermiştir. Ancak devir öncesinde Alsim Alarkonun ihalede rakibi olan ve 3. sırada yer alan Cengiz İnşaat ile ortaklık kurarak Alcen adlı şirketi kurduğu görülmektedir. Bir şirketin tek başına ihaleye girip kazandıktan sonra rakibi olan şirketi yanına ortak olarak alması nasıl açıklanabilir? Üstelik bu şirketin Başbakan Tayyip Erdoğanla yakın ilişkileri olduğu bugüne kadar çeşitli vesilelerle kamuoyuna yansımıştır. Nitekim kamuya ait olan Eti Alüminyum ile birlikte Cengiz İnşaat şirketine Oymapınar Barajı da bedelsiz olarak devredilmiş, aynı şirket yine özelleştirme yoluyla Karadeniz Bakır İşletmelerini de devralmıştır.

İhalede rakip olan firmaların ihale sonuçlandıktan sonra aynı iş için ortaklık ilişkisine girmeleri ihalenin güvenilirliğini de sorgulanır hale getirmektedir.
3- İhale Şartnamesinde "Yandaş Ortaklık" Kuralı
Elektrik dağıtım ihaleleri için hazırlanan şartnamelerin, yandaş şirketlerin alıcı şirketlere monte edilmesini sağlayacak bir içeriğe sahip olduğunu tespit ettik. Elektrik dağıtım ihaleleri şartnamelerine bundan önceki kamu ihaleleri ve özelleştirme ihalelerinde görülmemiş bir şekilde alıcı şirketin hissedarlık yapısının değiştirilmesine olanak sağlandığı belirlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, ihalede kazanan şirketin, devralmak için oluşturacağı şirkete yüzde 49a kadar başka bir şirketin ihale sonrası girmesine olanak tanınmaktadır. Meram Elektrik Dağıtımında da bu "yandaş ortaklık" kuralı denilebilecek olan hükmün işletildiği tespit edilmiştir. Şartnamedeki bu hüküm aynen şöyledir:

"İhale sonucunda ÖYK tarafından tüzel kişiye satışın yapılmasına karar verilmesi halinde, teklif sahibinin talebi durumunda idarece belirlenecek süre içerisinde sermayesinin en az yüzde 51ini ihaleye teklif veren teklif sahibinin oluşturacağı bir anonim şirket kurulacak ve hisse satış sözleşmesi bu surette kurulacak anonim şirket ile yapılacaktır."
Özelleştirme bütünüyle ideolojik bir argumandır ve sermayeye kaynak aktarımından başka bir şey değildir. Siyasal iktidarlar da kendi yandaş sermaye gruplarının yaratılması ve bu gruplara kaynak aktarımı için özelleştirmeyi bir araç olarak kullanmakta, bunun için "Ali Cengiz oyunlarına" başvurmaktan da çekinmemektedirler. Türkiyede bugüne kadar yaşanan özelleştirme örnekleri bu gerçeği yeterince açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Elektrik; üretim, dağıtım ve iletim hizmetiyle bütün olarak bir kamu hizmetidir ve kamu yararına yönetilmesi gerekir. Yandaş sermaye gruplarına kaynak aktarımının bedelini özelleştirmeler sonrasında halk faturaları aracılığıyla ödemektedir. Enerji alanındaki özelleştirmelerin halka yansıyan yüzü işsizlik, pahalı elektrik, elektrik alanında yatırım açığıdır. AKPnin sermaye düşkünlüğü, enerji alanında, en ucuz üretim yapan kamu hidrolik santrallarının çalıştırılmamasına kadar varmıştır. Gelinen aşamada kamunun santralları çalıştırılmamakta, şirket santralları ise karaborsa üzerinden pahalı elektrik satışına devam etmektedirler. Enerji alanındaki bu uygulamaları karşılığında AKP Hükümeti Dünya Bankası tarafından dış borç ödemesinde kullanmak üzere verilen kredi ile ödüllendirilmektedir. Ancak tarih önünde ve kamuoyu nezdinde AKP Hükümeti mahkum olmaktadır. Derhal elektrik alanındaki özelleştirme uygulamalarına son verilmeli; elektrik hizmeti, siyasal bağlantılardan uzak, kamu yararına yönetimi sağlayacak bir yapılanmaya kavuşturulmalıdır. EMO olarak sürecin takipçisi olduğumuzu, hukuki yollar başta olmak üzere her platformda mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiriz.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
41. DÖNEM YÖNETİM KURULU
06.11.2009